Yeni bir girişim – genel kabul edilen tabiriyle bir “STARTUP” – kurarken, kurucuların önemli ticari ve hukuki zorluklarla baş etmesi gerekir. Yeni kurulan şirketler tarafından bir fikrin ya da ürünün ortaya çıkarılması sırasında sık karşılaşınlar sorunlar, engeller ve en dikkat etmeleri gereken konuların kısaca derlendiği bir çalışma yapmak istedik.
Aşağıdakiler, büyüme hedefiyle ve yenilikçi bir ürün ya da fikir ile kurulan şirketler tarafından yapılan yaygın ve aslında kolayca bertaraf edilebilir hukuki hatalardan bazılarıdır.
Aşağıda sayacağımız yanlış adımlardan kaçınmayı başaran girişimlerin başarı şansı kaçınmayanlara göre oldukça yüksek olacaktır.
HATA #1: KURUCU ORTAKLAR ARASINDAKİ ANLAŞMAYI NETLEŞTİRMEMEK
Şirketinizi tek başınıza değil birden fazla kurucu ortaklarla kurarsanız, iş ilişkinizin detayları hakkında şirketinizin kuruluşundan önce yazılı olarak anlaşmanız gerekir. Bunu yapmamak, önünüzdeki uzun ve zorlu süreçte önemli hukuki sorunlara neden olabilir. Hemen hemen herkesin bildiği Facebook’un kuruluşu sırasında, fikrin asıl sahibi Winklevoss Kardeşlerin Mark Zuckerberg ile yazılı bir sözleşmelerinin bulunmaması ve milyarlarca dolarlık fikirlerinin Mark ZuckerberG tarafından kullanılması bunun en meşhur örneklerinden birisidir.
Kuruluş aşamasında, ortakların arasındaki anlaşmanın şartlarının yazılı olarak belirlenmesi ve sözleşmeye bağlanması büyük önem taşır. Bu tür anlaşmaların temel şartları şunlardır:
- Öz sermaye, kurucular arasında nasıl paylaştırılacak?
- Her bir kurucunun şirketteki mülkiyet yüzdesi, işe verdiği emek oranında artacak mıdır?
- Kurucuların rolleri ve sorumlulukları nelerdir?
- Bir kurucu ayrılırsa, şirket veya kalan kurucuların ayrılan kurucunun hisselerini geri alma hakkı var mı? Eğer öyleyse, hangi fiyata?
- Kurucular maaşa hak kazanır?
- İşletmenin temel kararları ve günlük kararları nasıl alınacak? (çoğunluk, oybirliği veya belirli kararlar yalnızca CEO’nun elinde mi?)
- Bir kurucu hangi koşullar altında işletmenin bir çalışanı olarak görevden alınabilir?
- Her bir kurucu işletmeye ne kadar sermaye koyacak?
- İşletmenin satışına nasıl karar verilecek?
- Bir kurucu ortak, ortaklar sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getirmez ise ne olur?
- İşletmenin genel hedefi ve vizyonu nedir?
HATA #2: YANLIŞ ŞİRKET KURARAK İŞE BAŞLAMAK
Kurucuların vermesi gereken ilk kararlardan biri, işi nasıl bir şirket yapısı altında yürütecekleridir. Kurucular genellikle avukatlara danışmadan iş kurdukları için, bazen daha yüksek vergilere maruz kalırlar, bazen yanlış şirket çatısı altında kurulurlar ve çoğu zaman başlangıç aşamasında bu tür yanlış kararlar yüzünden başarısız olurlar.
Bir Startup’ın 3 şekilde kurulması mümkündür:
Şahıs Şirketi:
- Kurulumu en kolay şirket türüdür ve asgari sermaye gerekli değildir.
- Bir ya da daha fazla kişi tarafından kurulabilir. Ancak tüm ortakları gerçek kişi olmak zorundadır.
- Ortaklar hem zarardan hem de kardan doğrudan sorumludur. Şirketin herhangi bir borcu varsa, ortaklar kendi malvarlıklarının tümüyle sınırsız ve müteselsil sorumlulukları vardır. Tüm ortaklar gelir vergisi mükellefidir.
- Ortaklardan biri şirketteki payını devretmek veya satmak isterse, bunu ancak diğer ortakların onayı ile gerçekleştirebilir. Çok ortaklı şahıs şirketinden çıkmak bu sebeple oldukça güçtür.
- Tüm ortakların oy hakkı eşittir.
- Şahıs şirketleri küçük iş ve işletmeler için daha uygun olup, özellikle yatırım alarak büyüme niyetindeki Startup’lar için kesinlikle önerilmeyen bir şirket türüdür. Elbette kurulmuş bir şahıs şirketini diğer şirket türlerinden birine dönüştürmek mümkündür.
Limited Şirket:
- Ortak sayısı en az 1 en fazla 50 olabilir.
- Minimum sermayesi 10.000 TL olmalıdır.
- Hisse senedi ve tahvil çıkaramazlar.
- Halka arz işlemi gerçekleştiremezler.
- Hisse senetlerinin satışı sırasında gelir vergisi hükümleri uygulanır.
- Hisse devirleri noter huzurunda yapılmak zorundadır.
- Şirket’in yönetimi Müdür tarafından yapılır.
Limited şirketler her ne kadar en yaygın şirket türlerinden biri olarak günümüzde tercih ediliyor olsa da yatırım alarak büyüme amacıyla kurulan Startup’lar için uygun bir şirket türü değildir. Özellikle sınırlı yatırımcı sayısı, hisse senedi basılamaması, halka arz edilememesi gibi sebeplerden ötürü yatırımcılar tarafından tercih edilmezler.
Anonim Şirket:
- Ortak sayısı sınırsızdır ve fakat tek ortaklı Anonim şirket kurulabilir.
- Minimum sermayesi 50.000 TL olmalıdır.
- Hisse senedi ve tahvil çıkarabilirler.
- Halka arz edilebilirler.
- Hisse senedini 2 yıldan fazla elinde bulunduran hissedarlar bu sürenin sonunda yaptıkları hisse satışından elde ettikleri kar üzerinden gelir vergisi ödemezler.
- Hisse devirleri noter onayına tabi değildir.
- Şirket borçlarından ötürü şirket ortaklarının sorumluluğu bulunmaz.
- Şirket’in yönetimi bir ya da birkaç kişiden oluşan Yönetim Kurulu tarafından yürütülür.
Anonim Şirket Startup mantığına en uygun şirket türüdür. Ortak sayısının sınırsız olması, hisse senetlerinin kolayca devredilebilmesi ve 2 yıllık süre sonunda gelir vergisinden muaf olması, kolay yatırım yapılabilir olması ve en önemlisi halka arz, tahvil çıkarma gibi yatırımcılar açısından olmazsa olmaz sayılan mekanizmalara sahip olmasından dolayı tercih edilmektedir. Diğer şirket türlerine göre yönetim ve defter giderleri biraz daha fazla olmasına karşın, başarılı olmak isteyen tüm Startup’ların anonim şirket olarak kurulması gerektiğini düşünüyoruz.
HATA #3: MARKA ADI OLARAK DAHA ÖNCE TESCİL EDİLMİŞ ADLAR KULLANMAK
Bir şirket adı seçerken, marka ihlali veya alan adı sorunlarından kaçınmanıza yardımcı olmak ve seçtiğiniz adın gerçekten kullanılabilir olduğundan emin olmak için araştırma yapmanız önemlidir.
Her gün birlerce yeni marka ve alan adı kullanıma giriyor. Şirketiniz için kafanızda oluşturduğunuz bir marka ve markanız için yarattığınız logonuz, daha önce tescil edilmiş ya da kullanılmakta olan bir markanın (ve logonun) benzeri ya da aynısı olabilir. Eğer bu markayı kullanmanız tüketiciler arasında ilgili mal veya hizmetlerin kaynağı konusunda kafa karışıklığına neden olacaksa, başka birisinin ticari markasını ihlal ediyor olabilirsiniz.
Böyle bir yanlış adımla işe başlamamak için takip etmeniz gereken adımlar şunlardır:
- Başka hangi şirketlerin aynı veya benzer adı kullandığını bulabilmek için basit bir internet araştırması yapın.
- Kafanızdaki marka adınız için Türk Patent ve Marka Kurumu’nun resmî sitesi üzerinden araştırma yapın.
- İstediğiniz alan adının mevcut olup olmadığını görmek için alan adı kayıt şirketlerinde arama yapın. “.com” alan adı alınmış ise, bu önceden kullanım potansiyelini işaret edebilir ve dikkatli olmanız gerekir.
- Aklınızdaki alan adı ve markanın aynısı ya da benzerleri kullanımda ise, avukatınıza profesyonel bir ticari marka araştırması yaptırmayı düşünebilirsiniz.
- Seçtiğiniz marka adının ve alan adının uluslararası etkilerini düşünün (mesela, başka bir dilde uygunsuz ya da olumsuz anlamlara gelebilecek kelimeler ya da logolar seçmemeye özen gösterin).
HATA #4: VERGİ DÜZENLEMELERİNİ DİKKATE ALMAMAK
Çoğu zaman Startup’lar sınırlı kaynaklar ile kurulmaktadır. Kurucu ya da kurucuların yukarıdaki adımları takip ederken dikkat etmeleri gereken bir başka önemli konu ise muhasebe ve vergisel düzenlemelerdir. Nasıl ki iyi bir hukuki danışman ile yola başlanması, süreçteki pek çok sorunu ya da engeli ortadan kaldırıyorsa, iyi bir muhasebeci ya da mali müşavir Startup’ın kısıtlı kaynaklarının doğru kullanılması için önemli bir rol üstlenmektedir.
Uygun mali planlama olmadan, kurucular istenmeyen ve beklenmedik vergiler, maliyetler ya da idari para cezaları ile karşı karşıya kalabilirler.
Şirketin düzenli olarak ödemekle yükümlü olduğu çeşitli vergi türleri vardır ve bunlara ilişkin aylık, 3 aylık ya da yıllık beyanlar düzenlenmesi gerekmektedir, bunlar:
- Damga vergisi Beyannamesi
- Muhtasar Beyanname
- KDV Beyannamesi
- Geçici Vergi Beyannamesi
- Yıllık Gelir Beyannamesi
- Yıllık Kurumlar Vergisi Beyannamesi
- SGK beyannameleri
Söz konusu beyannamelerin süresinde ve eksiksiz bir şekilde hazırlanması, beyan edilmesi ve ödenmesi için düzenli bir muhasebeci veya mali müşavir ile çalışmak büyük önem teşkil eder.
Vergi teşvikleri. Startup’ın yürüttüğü işin niteliğine bağlı olarak çeşitli vergi teşviklerinden yararlanma imkânı mevcut olabilir. Bu konuda tecrübeli bir mali müşavirin varlığı şirketin bu teşviklerden yararlanarak sınırlı kaynaklarının korunmasına ve bu elde edilen teşvikler ile rakiplerinin önüne geçmesine fırsat verebilir.
HATA #5: DOĞRU HUKUK MÜŞAVİRİNE SAHİP OLMAMAK
Kısıtlı bütçe ile bir girişime başlayan tüm Startup’lar sermayeden tasarruf etmek için genellikle arkadaş veya akraba olan avukatlar zaman zaman da deneyimsiz hukuk danışmanlarından destek alır. Bunu yaparken, kurucular belki de doğru bir hukuki yönlendirme sunabilecek tecrübeli bir avukatın tavsiyelerinden mahrum kalırlar. Eksik ya da hiç alınmamış hukuki destek, çoğu zaman Startup’ların akıbetini olumsuz yönde etkiler. Kurucular girişimlerine başlamadan önce mutlaka birden fazla avukattan görüş almalıdır zira her avukatın uzmanlık alanı farklıdır. Bir Startup’ın başarılı olması için destek alacakları avukat ya da hukuk bürosunun aşağıdaki alanlarda tecrübe sahibi olması önemlidir:
- Şirketler, ticaret ve menkul kıymetler hukuku
- Sözleşme hukuku
- İş kanunu
- Fikri mülkiyet hukuku
- Gayrimenkul hukuku
- Vergi hukuku
- Bilişim hukuku
- Veri güvenliği, KVKK ve alt düzenlemeleri
HATA #6: KURUMSAL VE İNSAN KAYNAKLARI DOKÜMANTASYONUNU DÜZENSİZ TUTMAK
Startuplar genellikle kısıtlı finansal kaynaklarla işe başlarlar ve süreç içerisinde yatırım alarak büyürler. Bu zaman içerisinde genellikle şirket içi yazışmalar, çalışanlar ile ilgili kayıtlar, şirketin pay defteri, yönetim kurulu karar defteri gibi kurumsal defterler özensiz bir şekilde tutulur. Şirket’in yeni bir yatırım alma sürecinde, gelen yatırımcı adayı şirketin kayıtlarını ve defterlerini incelemeye başladığında genellikle bu özensizlikler ortaya çıkar. Çoğu zaman düzeltilme imkânı olsa da, profesyonel yatırımcılar açısından karar verme aşamasında bu gibi özensizlikler sorun yaratabilir, hatta yatırımdan cayma sebebi dahi olabilir.
Bu sebeple Şirketin dikkatli bir şekilde tutması gereken belgeler:
- Yönetim kurulu ve genel kurul kararları ve tutanakları
- Pay defteri
- Çalışanlar ile imzalanmış iş sözleşmeleri
- İş başvuruları ve özgeçmişler
- Çalışanlara yapılmış teklif mektupları
- Tüm çalışanlar tarafından doldurulmuş işe giriş evrakları ve çalışan personel dosyaları
- Ana sözleşme uyarınca düzenlenmesi gereken iç yönergeler
- Çalışan şikayetleri ve bu şikayetlere verilen yanıtlar (Sözlü uyarıların dokümantasyonu da dahil olmak üzere alınan tüm disiplin kovuşturmalarının kayıtları)
- Çalışan tazminatı ve ikramiye geçmişi
- İşyerinde asılması kanunla zorunlu kılınan çalışanlarla ilgili bildirimler
- Çalışan fesih bildirimleri (ve ayrılan çalışanlarla yapılan tüm ayrılma ve/veya kıdem tazminatı ödemeleri ve belgeleri)
- Gizlilik ve Fikri Mülkiyet haklarına ilişkin çalışanlar ile imzalanan sözleşmeler
HATA #7: HANGİ İZİNLERE, LİSANSLARA VEYA RUHSATLARA İHTİYACINIZ OLACAĞINI BİLMEMEK
Şirketin iştigal edeceği işin niteliğine bağlı olarak, çeşitli izin ve lisanslara ya da ruhsatlara ihtiyaç olabilir. Şirket’in konusuna göre örneğin bir idari kurumdan lisans, ön lisans ya da ruhsata ihtiyaç duyulabilir.
Örneğin sağlık sektörüne yönelik ürünler üretmek isteyen bir şirketin Sağlık Bakanlığı’nın ilgili departmanından yeterlilik belgesi, üretim lisansı ya da ruhsatı alması gerekebilir. Ya da bilişim sektöründe sanal ödeme hizmetleri sağlamak üzere kurulacak şirketin, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’ndan ön lisans alması gerekebilir. Dolayısıyla şirketin iştigal konusuna dair bu tarz idari izin, ruhsat ya da lisans gerekliliği olup olmadığının araştırılması, kuruluş aşamasında önem arz edecektir.
HATA #8: FİKRİ MÜLKİYET HAKLARINI DİKKATLİCE DÜŞÜNMEMEK
Benzersiz bir ürün, ya da teknoloji veya hizmet geliştirdiyseniz, bunun fikri mülkiyetini korumak için doğru adımları atmak en önemli konularından başında gelir. Şirketin fikri mülkiyetini korumasını ve üçüncü şahısların fikri mülkiyet haklarını ihlal etmesinin önüne geçmek için kurucuların ve yatırım aldıktan sonra yatırımcıların dikkat etmesi gereken hususlar vardır.
- Patent ve Markanın Farkı. Patent, yeni bir buluş için alabileceğiniz en iyi korumadır. Bir patent, sahibine, başkalarının patentli buluşu üretmesini, kullanmasını veya satmasını engelleme hakkını verir. Hukukçu olmayanlar için genellikle patent ve marka sıkça karıştırılan konulardır. Özünde marka bir ürünün, hizmetin ya da işletmenin diğerlerinden ayrılmasına olanak veren ayırt edici isim, işaret ya da logodur. Patent ise bilimsel ve teknik bir buluşun ya da böyle bir buluşu uygulama alanında kullanma hakkının kime ait olduğunu gösteren resmî belgedir. Bir buluşun patent olarak tescil edilebilmesi için 3 şart aranmaktadır:
- Yenilik
- Tekniğin bilinen durumunun aşılması
- Sanayiye uygulanabilirlik
Yenilik, başvuru yapılmadan önce başkaları tarafından yazılı, sözlü ya da uygulanarak açıklanmamış olmak anlamında mutlak yeniliktir. Tekniğin bilinen durumunun aşılması kriteri ise, “buluşun ilgilendirdiği konuda uzman bir kişinin kolayca düşünüp uygulamaya koyamacağı” nitelik anlamına gelir. Sanayiye uygulanabilirlik ise buluşun tümüyle kuramsal değil, pratikte uygulanabilir ve üretilebilir bir özellik taşıması demektir. Patent tescil süreci, nispeten zaman alan ve profesyonel patent vekilleri tarafından yürütülmesi gereken bir süreçtir. Patentlenebilir bir buluş ya da ürününüz olduğunu düşünüyor ve bu ürün ile bir Startup kurmak istiyorsanız mutlaka bir patent vekili ile öncesinde görüşmeniz gerekmektedir.
Öte yandan marka tescili Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde online başvuru ile kolayca yapılabilmektedir.
- Telif hakları: Telif hakları, sanat eseri, reklam metni, kitaplar, makaleler, müzik, filmler, yazılımlar vb. gibi orijinal eserlerin korunmasını sağlar. Eserler yaratıldıkları anda eser sahibine telif hakları açısından hak doğururlar. Ancak tek başına bu telif haklarınızın korunmasına yetmeyeceği için Startup’ınıza sermaye olarak koyacağınız telif hakları olması durumunda profesyonel hukuk danışmanlarından bu konuda yardım almanız faydalı olacaktır.
- Gizlilik Sözleşmeleri: Bu sözleşmeler “ifşa etmeme anlaşmaları” veya NDA’lar (Non Disclosure Agreement) olarak da adlandırılır. Bir ifşa etmeme anlaşmasının amacı, gizli bilgi sahibinin (gizli bir ürün veya iş fikrinin sahibi gibi) bu bilgiyi, daha sonra gizli bilgileri başka bir tarafa ifşa etmesi yasak olan bir karşı tarafla paylaşmasına izin vermektir.
- Çalışanlar için Gizlilik ve Buluş Devir Sözleşmeleri: Startup’ınız için çalışmakta olan çalışanların şirketin çatısı altında ürettikleri her türlü buluş kural olarak şirketinize aittir. Ancak 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca buluşu yapan çalışanların çeşitli hakları mevcuttur be bu hakların şirkete devri için özel devir sözleşmeleri imzalanması gerekmektedir. Bu tarz buluşların yapıldığı Startup’ların potansiyel yatırımcıları şirkete yatırım yaparken belki de en çok bu tip sözleşmelerin imzalanıp imzalanmadığına dikkat eder.
Gizlilik sözleşmeleri ise aynı şekilde bu tip buluşlar üzerinde çalışan şirket çalışanlarının hem istihdam sırasında hem de istihdam sona erdikten sonra şirketin özel bilgilerini gizli tutmasını zorunlu kılar.
Ayrıca bu tip gizlilik sözleşmelerinin ve buluş devir sözleşmelerinin kurucular arasında da imzalanmasında fayda vardır zira kurucunun yaratmış olduğu ve şirkete sermaye olarak koymuş olduğu buluş artık şirketin malvarlığında olup, yatırımcıların şirkete yatırım yapmasının başlıca sebebidir. Kurucunun bir nedenle şirketten ayrılması durumunda, bu gibi sözleşmelerin imzalanmamış olması, kurucu ve yatırımcılar arasında büyük hukuki sorunlara sebep olabilir.
HATA #9: MÜŞTERİLERİNİZLE YAZILI SÖZLEŞME YAPMAMAK
Tüm Startup’lar, müşterileri ya da kullanıcıları ile imzalanmak üzere standart form sözleşmelere sahip olmalıdır. Bu tip form sözleşmelerin varlığı hem karşınızdaki müşteri ya da kullanıcıya şirketinizin profesyonel bir yönetimce yönetildiği güveni vereceği gibi, aynı zamanda hukuki olarak sınırları belirlenmiş hizmetler sunmanızı ve üretmenizi sağlayacaktır.
Bu tip sözleşmeler oluşturmak için profesyonel bir hukuki destek alınması, her iş özelinde karşı taraf ile sözleşmenin birebir teati edilerek şirketinizin çıkarlarının gözetilmesi gerekir.
HATA# 10: WEB SİTESİ İÇİN İYİ BİR KULLANIM KOŞULLARI SÖZLEŞMESİ VE GİZLİLİK POLİTİKASINA SAHİP OLMAMAK
Kullanım koşulları sözleşmesi, web sitenizi kullanan kişiler için hüküm ve koşulları belirler. Yürürlükteki KVKK standartları, GDPR düzenlemeleri gibi günümüzde oldukça hassas olan veri güvenliği konularında girişiminizi korumak için web sitenizde gizlilik politikanız, sitenin kullanıcılarından ve müşterilerinden toplanan kişisel verilerle ne yapacağınızı ve bu verilerin nasıl kullanılacağını, satılıp satılamayacağını veya üçüncü şahıslara nasıl verileceğini belirleyen yasal bir beyandır.
İyi bir kullanım koşulları sözleşmesi aşağıdakileri kapsayacaktır:
- Sitenin nasıl kullanılabileceği ve kullanıcılara uygulanan sınırlar
- Veri güvenliğine ilişkin sorumluluk reddi
- Site sahibi ve çalışanları ve yöneticilerinin sorumluluk sınırları
- Anlaşmazlıkların nasıl çözüleceği
- Site kullanıcısının beyanları ve garantileri
- Ürünlerin satılması durumunda iade ve iade hakları
- Fikri mülkiyet hakları (ör. telif hakları)
- İyi bir gizlilik politikası aşağıdakileri kapsayacaktır:
- Sitenin hangi bilgileri topladığı
- Site, toplanan bilgileri nasıl kullanıldığı
- Bilgilerin nasıl paylaşılabileceği veya üçüncü taraflara satılabileceği
- Sitenin yaş sınırlamaları
- Sitede çerezlerin ve diğer teknolojilerin kullanımına ilişkin açıklama
- Toplanan bilgilerin gizliliğini ve güvenliğini korumak için site sahibi tarafından atılan adımlar
- Gizlilik politikasındaki değişiklikler nasıl yürürlüğe girdiği ya da değiştirildiği
Genellikle gizlilik politikaları benzer sitelerden kopyalanarak kullanılmaktadır. Ancak her işin ve her web sitesinin kendi gizlilik politikalarını belirlemesi önem taşır. Böyle bir kopyalama sonucunda oluşabilecek bir veri güvenliği açığında şirket yetkililerinin kişisel sorumluluğunun doğması ve şirkete idari para cezası kesilmesi mümkündür.
HATA #11: ÇALIŞANLARI İŞE ALIRKEN İYİ BİR İSTİHDAM SÖZLEŞMESİ VEYA TEKLİF MEKTUBU KULLANMAMAK
Ülkemizde işe alımlarda çoğu zaman yazılı sözleşme imzalanmamaktadır. Ancak sözlü anlaşmalar genellikle yanlış anlamalara yol açar. Potansiyel bir çalışanı işe almayı planlıyorsanız, şirketinizin iş ve işleyişine hâkim bir avukatın hazırlamış olduğu bir teklif mektubu kullanmanızda fayda vardır. Ayrıca üst düzey yöneticiler için daha ayrıntılı bir iş sözleşmesi genellikle mantıklıdır. İyi bir teklif mektubu ve iş sözleşmesi aşağıdaki temel öğeleri kapsamalıdır:
- Çalışanın iş unvanı, rolü ve sorumlulukları
- İşin tam zamanlı mı yoksa yarı zamanlı mı olduğu
- İşin ne zaman başlayacağı, haftalık çalışma süresi
- İş teklifinin çalışana ne kadar süreyle açık olduğu
- Maaş, yan haklar (tatil, yer değiştirme vb. dahil) ve olası ikramiyeler
- Gerekmesi durumunda çalışanın ayrı bir gizlilik ve buluş devir sözleşmesi imzalaması gerekeceğine dair onay
- Anlaşmazlıkların nasıl çözümleneceği
Yukarıda anlatılan tüm bu yanlış adımlardan kaçınmayı başaran Startup’ların başarı şansı, onları en baştan öngöremeyen ve planlamayan şirketlerden çok daha yüksek olacaktır. Bu sebeple Startup’ınızın başarı hikayesini yazabilmek ve kuruluş aşamasında ve sonrasında bu ciddi sorunlardan kaçınmak için şimdi planlamaya ve en önemlisi en başından uzman tavsiyesi almaya dikkat edin.